Tarih 11/02/2018 yine gül fidanlarımız toprağa düştü. Yüreğimiz yandı. Dağlar yerinden oynasın, gök kubbe yarılsın istiyorum. Sel olan gözyaşlarımız hainleri bu topraklarda silsin süpürsün ve götürsün istiyorum. Yüreğim yanıyor bu nasıl bir acı Allah’ım. Biz böyleysek şehitlerimizin anası, babası, kardeşleri nasıl yanıyor, kim bilir. Nasıl dimdik ayakta durup ‘’vatan sağ olsun’’ diyebiliyorlar. Bu nasıl bir metanet? Bu nasıl bir irade?
Biz aşkı; evladının tabutuna sarılıp, dimdik ayakta, ‘’vatan sağ olsun’’, düşmanlarımızı sevindirmeyeceğim, oğluma sözüm var ağlamayacağım diyen ,analardan babalardan öğrendik. Aşk mı arıyorsunuz şehit cenazelerine bakın. Aşkın en güzel tarifini orada bulacaksınız.
Bunca haine, soysuza, sırtını oraya buraya dayayanlara rağmen ayakta durabiliyorsak; bilin ki saf , temiz ve inançlı Anadolu insanı sayesindedir. Devleti ve milleti ile ilgili hassasiyete sahip olmayanların; hiçbir sözüne ve yaptığı işine güvenmeyin. Ankara’nın göbeğinde 300 bin kişinin katiline selam yolluyorlar buna rağmen ülkenin demokratik ve özgür bir ülke olmadığını savunuyorlar. Öyle yüce gönüllü bir milletiz ki halen bunları insandan sayıp; insan haklarına saygı duyuyoruz.
Ne söylesek boş. Bu zatlar Hasan Tahsin’in ilk kurşununu hissetmeyen, Sütçü imamın şerefli duruşunu anlayamayan ,Kuva-yi Milliye’nin ruhunu taşımayan ataların torunları. Bunların dedeleri de İngiliz’den ,Fransız’dan, Yunan’dan, Rus’dan medet ummuştu.
Biz ayağındaki çarıkta otuz yama olan, öğününde kuru ekmek olan ataların, üç aylık çocuğunu beşikte bırakıp cepheye koşan ninelerin torunlarıyız. Gücü kuvveti dışarda değil, yüreğimizde imanımızda arayan Anadolu çocuklarıyız. Sırtımızı Allah yaslar, gücümüzü ise içimizdeki vatan millet sevgisinden alırız. Çok şükür ki çocuklarımıza bağımsız bir devlet bırakma hayalimizden başka beklentimiz yok. Çünkü bizim sığınacak ABD’miz, İngiltere’miz, Almanya’mız yok. Biz yalnızca Allah’a sığınırız ve ondan yardım dileriz. Borcumuzda yalnız O’nadır. Bu yüzden vatanımıza göz dikenin hiç şansı yoktur.
Kendini ,çıkarlarını ve koltuğunu korumaya çalışanlara dikkat edin. Evlatlarımız şehit olurken, acaba ben nasıl karlı çıkarım diyenler bu milletin evladı olamaz. Bu zor gününler de devletinin yanında yer almayanlardan bu millete hayır gelmez. Elini değil gövdesini taşın altına koyanlarla bu mücadele verilecektir.
‘’Bu vatan toprağın kara bağrında sıra dağlar gibi duranlarındır.’’
BU VATAN KİMİN?
Bu vatan toprağın kara bağrında
Sıradağlar gibi duranlarındır,
Bir tarih boyunca onun uğrunda
Kendini tarihe verenlerindir.
Tutuşup kül olan ocaklarından,
Şahlanıp köpüren ırmaklarından,
Hudutlarda gaza bayraklarından
Alnına ışıklar vuranlarındır.
Ardına bakmadan yollara düşen,
Şimşek gibi çakan, sel gibi coşan,
Huduttan hududa yol bulup koşan,
Cepheden cepheyi soranlarındır.
İleri atılıp sellercesine
Göğsünden vurulup tam ercesine,
Bir gül bahçesine girercesine
Şu kara toprağa girenlerindir.
Tarihin dilinden düşmez bu destan,
Nehirler gazidir, dağlar kahraman,
Her taşı yakut olan bu vatan
Can verme sırrına erenlerindir.
Gökyay'ım ne yazsan ziyade değil,
Bu sevgi bir kuru ifade değil,
Sencileyin hasmı rüyada değil,
Topun namlusundan görenlerindir.
Orhan Şaik Gökyay