Efendim her işe olduğu gibi bu işe de burnumuzu sokmazsak eksik kalırdı. Ya da kadının tarif etmediği aşk, aşk olabilir mi, bilemedim?
Malum genel bir kanı var. Erkekler kadınlardan daha çok severmiş, daha fedakarmış. Bendeniz cinsiyet rollerimiz dışında insanlar arasında pek ayrım yapmam. Ama kendi cinsime laf söylenince de ağrıma gidiyor.
Sosyal medyada bir yazı gördüm. ’’Erkekler daha çok sever bu yüzdende şairler genelde erkeklerden olur,’’ diye. Doğrudur şairlerin çoğu erkektir. Erkeklerin çok sevdiği, sevgisi yüzünden büyük eserler meydana getirdiği de doğrudur. Hatta o kadar çok severler ki Roma’yı da yakarlar. Çöllere düşerler, dağları delerler vesselam. Sevdalarını haykırırlar, şiirler yazarlar. Onları ne yazdıkları şiirle ne attıkları narayla yargılayan olmaz. Kimse bu şiiri kime yazdın demez. Kadın şiir yazamaz, yazsa da okuyamaz, okutamaz, yada çiçeğe böceğe yansıtır duygularını.
Geçenlerde sosyal medyada bir soru sordum. ’’Yusuf olmak mı daha zordur, Züleyha olmak mı ,’’diye. Çoğunluk ‘’Yusuf,’’ dedi. Bir kaç kişide korkarak Yusuf olmak zordur ama Züleyha olmakta zor diyebildi. Bence Züleyha olmak çok daha zordur. Çünkü normal bir insandır ve nefsi ile savaşmak zorunda kalmıştır. Oysaki Yusuf ,peygamber oğludur ve peygamber olacaktır. Babası Yakup peygamberin duası zırh gibi korumaktadır. En önemlisi peygamber olacaktır ve Allah tarafından esirgenmektedir. Acıda çekse, nefsi ile mücadele de etse onu koruyan peygamberlik zırhı vardır. Züleyha ise nefsi ve insanlığı arasında büyük mücadeleler vererek gerçek ve mutlak aşka çabaları ve iradesi ile ulaşmıştır.
Kadın severse yakıp ,yıkmaz, incitmez sadece sever. Sevgisi onu ana yapar vatan yapar millet yapar.
Ayrılık onu çok üzer ama yıkamaz. Yeni bir yuva kurar. Sevgisini eşine çocuğuna yansıtır. Evinin, ailesinin kölesi olur. Hep dik durur ve yıkılmaz. Sevgisini kah eşinin ayakları altına sereceği halıya kilime dokur, kah yüzünü sileceği havluya, başını koyacağı yastığa işler. Aşkını ilmek ilmek çocuklarına patik yapar, kundak yapar. Gözyaşı her emeğinin üstüne sicim gibi yağar ama kimse göremez, göstermez. Erkek severde kavuşursa evlilik olur, kavuşamazsa ıstırap olur, şiir olur. Kadın severde evlenirse evlilik olur, kavuşamazsa efsaneleri yaratan devletler kurar, devletler kuran ordular yöneten kahramanlar yetiştirir.
İnancına, töresine erkekten daha fazla bağlıdır kadın. Bu yüzden, bir kız evladı, bir bacıyı, bir anayı, bir eşi nefsi yüzünden küçük düşürmez, düşüremez. Kadınların acıları gülüşlerinde, dualarında, hayallerinde gizlidir.
Siz hiç 20 kemiği aynı anda kırılıyormuş gibi acı çekerken çocuğumu sen koru Allah’ım diye dua edebilen bir erkek gördünüz mü? Sırf eşi anne olsun diye üzerine kuma getirebilecek bir baba yiğit gördünüz mü? Ya da senin de anne olma hakkın var, benim için bu haktan vazgeçme diyen kocayı gören var mı? Çok sevdiği eşi tarafından terk edilen, aldatılan bir kadının eşini öldürdüğüne şahit oldunuz mu? Ya benimsin ya kara toprağın diye sevdiğini tehdit eden bir kadına rastladınız mı? Eşi boşanma davası açtı diye tuzakla ve sırtından 37 yerinden bıçaklayan kadın var mı?...İşte fark burada birisi benimsin diyor, diğeri Allah’ın nasip ettiği kadarıyla yetiniyor.
Her güzel işin arkasında güzel seven bir anne ve güzel seven bir kadın vardır.
Her kahramanın arkasında kundağını sevgi ile belemiş bir anne vardır.
AŞK, O’nun için onun hatırına, dünyaya katlanmaktır.
Sevdiğini eserleri, yaptıkları ve yaşadıkları ile yüceltenlere selam olsun.