Şehit Özel Harekât Polisi Seracettin Talha Kılıç İ.H.O.O ve Sütlüce İlk ve Ortaokulu
‘’Hayatta hiçbir şey tesadüf değildir.’’,sözünün ispatı olan bir gün yaşadım yine.Bazen çok şanslı olduğumu düşünüyorum.Şehidimizin adının verildiği bu okulu ziyaret ettim.Okul müdürü,eğitim çalışanları,velisi,öğrencisi ile tam bir aile ortamında eğitim öğretim yapılıyor.Şehit babası okula gözü gibi kıymet veriyor nasıl vermesin, değil mi?Okulu,öğrencilerini,eğitim çalışanlarını ve okul müdürü M.Engin Cömert kardeşimi oğlunun yerine koymuş.Öyle ki bu güne bin defa şükrettim.29 Kasım Cuma…
Bugün yüreğinde ki yarası,acısı yüzüne yansımış bir şehit babası ile tanıştım.Şehit Özel Harekat Polisi Seracettin Talha KILINÇ’ın babası.Oğlunun adının verildiği okulda tesadüfen karşılaştık.Acısı o kadar çoktu ki ben şehit babasıyım,derken gözünden yaşlar süzüldü.Yine hiç tanımadığım bir şehitle yolumu kesiştiren Rabbime şükürler olsun.Ben 2007 yılında Hakkari’deki karakol baskınında şehit olan askerlerimize üzüldüğüm için haber izleyemiyorum.Şehit haberlerini paylaşmaya yüreğim dayanmıyor,zaten peygamber komşusu olan cennetle müjdelenen bu aslanlara rahmet dilemek bile cılız kalıyordu.Bizim çok üzüldüğümüz şehit haberlerini, yaşayanlar var.Bu gerçeklerle yaşayıp her gün kavrulup ayakta durmaya çalışanlar var.Düşünsenize dokuz ay karnınızda taşıyıp canınızdan can veriyorsunuz,yıllarca büyütmek için gecenizi gündüzünüze katıyorsunuz,burnu kanasa yüreğiniz parçalanıyor ve sonra bu evladınızın elini kınalayıp vatanı için kurban veriyorsunuz.Ne demişti?Hayme Ana ‘’Bu yol HAK dava yoludur oğul.Biz kınalı koçları bayram da,kınalı koç yiğitler ise bu dava uğruna cephede kurban ederiz.’’Ya babalar…Üzüldüğü bile gündeme gelmeyen o babalar.Biri çıksa da şehid yavrumun adını söylese de ağlasam diye gözlerimize bakan babalar.Köyde,inşaatta,amelelik,hamallık yaparak yemeyip yediren giyinmeyip giydiren,ömür boyu bir ahlaksız zenginin ağız kokusunu çekip evlat büyüten babalar…Çocuğu yerken doyan,çocuğu giyinirken ısınan babalar,babalarımız…Koca yürekli şehit annelerimiz ve babalarımız,ne olur bize hakkınızı helal edin.Evlatlarınızın adını her fırsatta anacağımıza,onları unutmayacağımıza kendi adıma söz veriyorum.
Şehidimizin babası Mehmet Ağabey şöyle diyor.’’Ölmeden önce bizi ziyarete gelmişti.Yüzünde tarif edemediğim bir gülümseme ve mutluluk vardı.Ben zannettim ki düğünü yakın,nişanlısını da çok seviyor o yüzden.Bilemedim ki oğlum şehit olacakmış,ondan böyle mutluymuş.’’
-Üzülme, üzülme… Mehmet Ağabey o cennetin kokusunu almış,müjde gelmiş o yüzden, dedim.
Üzülmemek elde mi ?O da biliyordu,bende biliyordum,yaramız çok derindi.
‘’Neden şehitliğe değil de köyünüze getirdiniz şehidimizi?’’ dedim. Devam etti.’’Son geldiğinde (işaret ederek mezarlığın önünde geçen yolu gösterdi.)Arkadaşı ile bu yola dönmüş arabayı durdurmuş.Başını yana ve az geriye gelecek şekilde çevirmiş,işte beni buraya gömün demiş.Şehit haberi geldiğinde kendimi kaybetmiştim.Beni kendime getirip sordular; sadece köye diyebildim.Sonra beni köye getirdiklerinde baktım ki benim oğlumun dediği yere kazmışlar mezarını.Oysa ki yerini tarif etmemiştim.Oğlum…Şehidim tam istediği yere getirtmiş kendini.Şehidimizi başucunda saygı ile yad ettik.Mehmet Ağabey’in, Seracettin Talha için yaptırdığı çeşmeden su içtik.
Şehidimiz Nusaybin’de operasyon sırasında yaralı bir kedi bulup tedavi etmiş.O kediyi çok severmiş.Şehidimizin babası o kediyi bulmak istemiş,oğlunun emaneti olarak,bulamamış. Beklide, onu severek teselli olacağını düşünüyor.’’Bir kaç gün önce diyor,burada(oğlunun adının verildiği okulun civarında) bir kedi gördüm o sandım.Korkutmak istemedim,beklide odur.Hocam o olabilir mi?Boğazım düğüm düğüm’’ tabi ki olabilir,neden olmasın’’,dedim.
Biliyor musunuz, şehit yakınları,özellikle anne ve babaları çocuklarının adının verildiği yapıların etrafında dolanarak teselli oluyor.Onlara çok şey borçluyuz,çok…
Mehmet Ağabey birde kuran kursu yaptırmış. Kuran kursunu ziyaret edip kursiyerlerle sohbet edip şehidimizi yad ettik.Annesini de orada tanıdım.Ben konuşurken o bakışlar var ya o bakışlar kalbimi bin parçaya böldü.
Mehmet Ağabey rica etti ve şöyle dedi.’’Benim durumum çok şükür iyi .Evim var ama bana 10 yıllık kirasını ödeyerek ev tutular şehit yakınına yardım kapsamında.Ama köyümüzdeki asker şehidin ailesi daha mağdur kurum farklı olduğu için onlara aynı yardım yapılmadı.Bana değil onlara yapın dedim ama kurum ve işleyiş farklıymış’’,dedi.Bu güzel yürekli ağabey’ime denir ki? Zaten Allah’ın şehitlik nasip ettiği çocuklarda, ailelerde sanki özel seçilmiş. Temiz,düzgün Anadolu’nun vefakar insanları…
Yirmi yaşından beri şehitlik makamı nasip olsun diye dua ediyorum. Demek ki herkese bu makam nasip olmuyor. Bugün onların gözlerinden kalbine yolculuk yaparken anladım bunu.
Ve hepsinin ortak cümlesi ‘’Biz şehidimizin kanının döküldüğü bir karış toprağı dahi vermeyiz.’’
Ailesinde şehidi olanlar için hayatlarının geri kalanında bayram,düğün,gülümseme,yeme,içme,mutlu olma diye bir kavram yok.Tek istedikleri ise çocuklarının adının unutulmaması.
Bu bağrı yanık, başımızın tacı annelerimize, babalarımıza sabır ver Allah’ım?
BİZ NE GÜZEL BİR MİLLETİZ.
Bu günü anlamlı geçirmeme vesile olan, beni şehidimizi mezarına, adına yapılan kuran kursuna götüren Şehit babası Mehmet KILINÇ’a ,okul müdürü M.Engin CÖMERT’e çok teşekkür ediyorum.
Nurgül Bektaş YAKIN