Kıymetli okuyucularım; ‘’İyi Bir Aile Olmak-1‘’ köşe yazımda Ailenin sorumlulukları, çocukların sorumlulukları, beraber ve biz olmak başlıkları adı altında önemli konulara değinmeye çalıştım.
‘’İyi Bir Aile Olmak- 2’’ köşe yazımda ise saygı ve sevgi, selam ve iletişim, kültürümüz ve değerlerimiz, kurallar ve yasaklar, ziyaretler hakkında önemli konuları makale yazımda belirttim.
‘’ İyi Bir Aile Olmak-3’’ köşe yazımda ise Arkadaş çevresi, özenti, teknoloji gelişimi, yaşam biçimleri ve yaşam tarzları konulara değineceğim.
Arkadaş Çevresi;
Çocuklar; Her bir gelişim döneminde arkadaş edinme ihtiyacı hisseder. Dolayısıyla çocukların İlk arkadaşı ise annesidir. Çocuğun annesi ile kurduğu iletişim dili, daha sonraki yıllarda hayatında seçtiği arkadaşlık tercihlerine önemli etkiler oluşturacaktır. Çocukların yaşı ilerledikçe, olumsuz arkadaş etkisine çok çabuk girip onunla özdeşlemeye çalışan çocuklar olduğu gibi olumsuz karakterin etkisine girmeyip kendi arkadaş grubunu oluşturan çocuklar da vardır. Bazı çocuklar ise yalnız kalmayı tercih edip tek başına oyun kurmaktadır. Çocukların arkadaşlık ilişkilerini belirlerken onları bu tercihlere iten pek çok etken vardır. Bu etkenler çocuktan çocuğa, ortamdan ortama ve taşıdıkları genetik faktörlere göre değişiklik arz etmektedir. İlkokul dönemine giren çocuk farklı arkadaşlar edindikçe çevrenin çocuk üzerindeki etkisi daha da artar ve ailenin çocuğu üzerindeki kontrol ve hâkimiyet noktaları zayıflamaya başlar. Bu noktada ailelerin tutumları da değişmektedir. Çocuğun olumsuz gruplara girmesinde ya da olumsuz bir arkadaşın hâkimiyeti altına girmesinde birçok nedeni sıralamak mümkündür. Ancak en önemlisi olarak çocuğun eğitimine bakış açısı kazandıran negatif ideolojileri görmek mümkündür. Kapitalist bir sistemi benimseyen, materyal olmadan yaşayamayan, özgürlüğü alabildiğine yaşayan bireyler olarak, materyalizmin, kapitalizmin ve en son olarak da liberalizmin etkisiyle eğitim anlayışımız şekillendi.
Çocuklarınızın arkadaş çevresi çok önemlidir. Atalarımız ne demiş; Arkadaşını söyle kim olduğunu söyleyeyim. Yani arkadaş çevresi iyi olursa iyi adamsın, kötü ise kötü adamsın anlamı ile örtüşür. Dolayısıyla Aileler çocuklarının kimler ile gezdiğini, kimler ile muhatap olduğunu, kimler ile irtibatta olduğunu iyi bilmelidir. Yoksa hiç beklemediği anda çocuklarını görmek istemedikleri yerlerde görebilirler. Kötü alışkanlıklar içerisine bulabilirler, çok zor bir sürece girebilirler ve telafisi olmayan yollara adım atabilirler.
Özenti;
İlk önce bilinmesi gerekiyor ki özenti, imrenme gibi özellikler çocuk psikolojisinin bir parçasıdır ve karakterin oluşması, davranışların şekillenmesi ve ahlak gelişimi açısından çok önemlidir. Özenti ve hayranlık bir nevi taklittir ve bu beceriye sahip olabilmek normal psikososyal gelişim açısından değerlidir. Önemli olan çocuğun kimlere ve hangi özelliklerine karşı özenmeleridir. Yani çocuk iyi şeylere de imrenebildikleri gibi tam aksi kötü veya değersiz şeylere de imrenebilirler. Çocuklar taklit becerileri gelişirken ilk olarak yakın çevresindekileri (anne, baba vs) taklit etmeye başlar ve onlara hayranlık duyarlar. ‘Büyüyünce babam gibi güçlü olacağım’, ‘Ben de annem gibi güzel olacağım’ gibi sözleri veya düşünceleri çocukluk döneminde sık şahit oluruz. Daha sonra çocuk etrafını keşfettikçe ve öncelikleri değiştikçe özendikleri insanlar ve özellikler değişir. Hayranlık ve özentinin derecesi önem taşımaktadır. Yani çocuk hayran olduğu insanı birebir taklit ediyor veya bu hayranlık çocuğun sorumluluklarını yapmasına engel teşkil ediyorsa burada hastalık boyutunda hayranlıktan söz edilebilinir. Bunun bir diğer adı fanatizmdir. Soruda da belirtildiği gibi bazı çocuklarda özenme az görülürken bazıları daha çok etkileniyor. Burada belirleyici bazı faktörler de bulunmaktadır. Çocuğun kişilik yapısı, aile ve çevresinin yönlendirmeleri, çocuğun zeka düzeyi, yargılama becerileri vs gibi. Özellikle bağımlı kişilik özeliği gösteren çocuklarda özenti ve hayranlık hastalık boyuna kadar ulaşabilir. Aynı zamanda anne ve babasıyla özleşemeyen çocuklar başka figürlere aşırı hayranlık duyabilirler. Yargılama ve karar verme becerileri zayıf olan çocuklarda işin kolayına kaçarak çevresindeki ünlü ve beğenilen birini taklit etme yolunu seçebilir. Hayal gücü güçlü olan veya gerçeği değerlendirme kabiliyeti zayıf olan çocuklarda risk altındadırlar. Özenti ve hayranlıkları hastalık boyutunda olan çocuklarda birçok psikiyatrik hastalık görülme sıklığı da artmaktadır.
Aileler çocuklarıyla sık ve yakından ilgilenmeliler. Çocuklarına iyi örnekler sunmalı kötü ve yanlış örneklerden uzak tutmalılar. Bu sebeple izledikleri ve takip ettikleri şeylerin içeriğine hâkim olmalılar, sürelerini yaşına uygun sınırlamalılar ve olumsuz durumları engellemeliler. Hayran duydukları insanların olumlu yönleri öne çıkarıp olumsuz olabilecek yönlerini çocuklarına anlatmalılar. Çocuğun aşırı isteklerini karşılamamalılar çünkü bu çocuklarda doyumsuzluk oluşturabilir. Çocukların gerçek ihtiyaçlarını göstermek ve hayatta onlara hedef belirlemek ebeveynlerin en önemli görevleridir. Eğer çocuklarda hastalık boyutunda hayranlık ve özenti varsa ve aileler bununla baş edemiyorsa bir uzmana danışmaları gerekmektedir.
Teknoloji Gelişimi;
Teknoloji, doğru yerde ve gerektiği kadar kullanıldığında, yani ölçüsü kaçırılmadığında çocukların gelişimine önemli katkılar sağlar. Dış dünyada; her an her saniye devam eden bilgi akışında, özellikle çocukların sıklıkla kullandığı teknolojik aletlerden olan televizyon, bilgisayar ve cep telefonu ve teknolojik oyuncaklarla arasındaki ilişkide, ebeveyn kontrolü sağlanmalı, çocuklara sınır konmalı ve teknolojik aletler bu sınırlar ölçütünde kullandırılmalıdır. Çocuklarının yaptığı ve yapamadığı şeylerden sorumlu olan ebeveynler de, bahsedilen denetim ve kontrol etme görevlerini sürdürerek teknolojinin ve bilgi çağının kazanımlarını çocuklarına yansıtabilmeli, bu konuda bilinçli hareket etmelidir. Ebeveynler medya okur-yazarlığı ve teknoloji okur-yazarlığı kavramlarına hâkim olmalıdır. Her geçen gün daha da gelişen ve sınırları genişleyen o büyük bilgi havuzunda, çocukları için gerekli elemeyi gerçekleştirmeli ve teknolojik çözümleri, çocuklarına fayda sağlayacak şekilde kullanmayı benimsemelidirler. Her şeyin fazlası zarar olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız. Dolayısıyla Çocuklarını ve kendilerini de teknoloji bağımlılığından uzak tutmalıdırlar.
Yaşam Biçimleri ve Yaşam Tarzları;
İnsanların yaşam biçimlerindeki farklılıklar gibi, yaşam tarzları da onları birbirinden ayırır. Yaşam tarzı, yaşamı nasıl sürdüreceğimizle ilgili temel seçimlerimiz ve genel hayat görüşümüzdür. Geleneksel yaşam tarzları, güvenlik, alışkanlıklar, geleneksel erdemler gibi uçta olmayan, herkesin zihninde meşrulaştırabileceği ortada yer alan anlayışa dayanır. Toplumun kendi içindeki katmanlarda, bir alt sınıfından bir üstekine geçiş arayışları yaşam tarzını farklılaştırır. Bu yaşam tarazı içinde merkezi kavrayış işe odaklı olabileceği gibi, eğlence, dinlence vb. alanlara da odaklanmış olabilir. Birbirine benzeyen yaşam tarzları toplum içinde kendine özgü birliktelikler oluşturur; bir yere ait olma güveni yaratır. Toplumsal yaşamda benzer anlayışı ve yaşam tarzları olanlar bir araya gelir; bu birliktelikte en önemli etken "aidiyetin yarattığı güvenin" insanları rahatlatmasıdır… Ait olduğumuz gruptan dışlandığımızı hissettiğimizde "güvensizlik" algıları güçlenir…
Çocuklarımıza yaşam biçimlerinin şekillenmesi ve yaşam tarzlarının kimleri örnek almaları gerektiğini iyi öğretmeliyiz.
Geleceğimiz olan çocuklarımızın gelecekleri güzel ve mutlu olması dileğiyle…