Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s) diyor ki:
“Gıybet (arkadan konuşma), zinadan daha beter bir suçtur.” Sahibiler; ’’Nasıl olur, ey Allah’ın elçisi?” diye sorarlar. O da; “Kişi zina ettikten sonra günahından tövbe edip de Allah’a yönelirse, Allah (c.c.) onun bu tövbesini kabul eder. Fakat gıybet eden kimsenin tövbesini kabul edip günahını asla bağışlamaz. Ta ki gıybetini ettiği kimse kendisini affedene kadar.
Bu hadisten açıkça anlamaktayız ki başkalarının ardından onların hoşuna gitmeyeceği şeyleri söylemek, büyük günahlardan biridir. Hatta zinadan da büyük bir günahtır.
Dilimiz, fitne ve fesat için değil; her daim güven ve itimat, huzur ve sükûnet için dönsün. Sözlerimiz, gıybet ve dedikodu, iftira ve yalan için değil; sadakat ve doğruluk için dökülsün. Kelamımız, kin, nefret ve düşmanlığa değil; ülfet, muhabbet ve kardeşliğe vesile olsun.
Unutmayalım ki, o büyük gün ebedi nimetlere kavuşacak olanlar, zihnine, gönlüne, diline, eline, hâsılı bütün bedenine sahip çıkan ve hayata mümince bakanlardır.
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s) şöyle dua ederdi; “Allah’ım! Kulağımın, gözümün ve dilimin şerrinden, kalbimin kötülüğünden sana sığınırım. ”derdi.
İKİ KÖLENİN HİKÂYESİ
Bir gün padişah iki tane köle satın aldı. Kölelerden biri çok temiz yüzlü inci dişli biriydi, nefesi gül gibi kokuyordu. Diğeri oldukça çirkindi, dişleri çürümüş ağzı kokuyordu. Padişah o güzel yüzlü köleye ihsanlarda bulunarak onu hamama gönderdi. Dişleri çürümüş ağzı kokan köleyi yanına çağırdı. Kendini çok beğendiğini fakat arkadaşının kendisi hakkında çok kötü şeyler söylediğini belirterek, onun da arkadaşının kötü huylarını söylemesini istedi. Fakat köle arkadaşına toz kondurmadı hep onu övücü sözler söyledi. Padişah ne yaptıysa bir türlü o köleye arkadaşı hakkında kötü bir söz söyletemedi. Nihayet ikinci köle hamamdan geldi. Padişah onu da sınamak için huzuruna çağırdı. Onu övücü sözler söyledi. “Sıhhatler olsun ne kadar zarif ve latif olmuşsun. Keşke öbür kölenin sayıp döktüğü kötü huyların da olmasa ne olurdu.” dedi ve onu da diğer köle gibi denemek istedi. Bunun üzerine köle kızdı, köpürdü ve arkadaşı hakkında kötü şeyler sayıp dökmeye başladı. Biraz konuştuktan, arkadaşının kötülüklerinden bahsettikten sonra padişah onu susturdu: “Yeter artık ikinizin de özünü, aslını anladım, onun ağzı kokuyor, senin ise için kokmuş, bundan sonra sen o doğru sözlü ve güzel huylu kölenin emrindesin haydi git.” dedi.
Dolaysıyla her kesimin dikkat edeceği hususlardan bir tanesi gıybettir. Gıybet eden ve kötü davranış sergileyen kişileri ikaz ederek uyarmalıyız. Toplum olarak ve Geleceğimizin teminatı olan gençleri bu konularda bilinçlendirmemiz gerekiyor.